Bizi Takip Edin!
Dil Seçimi:

Balkanlarda Cemre

174
Balkanlarda Cemre
2024-03-11

BALKANLARDA CEMRE...

 

Yine gönlüm çerağı tutuştu yar geliyor

Elinde gül destesi nazlı nigar geliyor

Bağu bostan şenliği güllü diba giyinmiş

Gönlüme cemre düştü sanki bahar geliyor... (1)

 

Baharın mujdesi olmak üzere, cemre havaya düştü; hava ısındı, suya düştü; su, toprağa düştü; toprak ısındı…

Tarihin Akışında Cemre

Arapça kökenli bir kelime olan “cemre”, “kor, ateş” manasına geldiğinden bir kor ateşin sıcaklığının yani baharın gelişiyle birlikte dünyaya daha kuvvetli gelen güneş ışınlarının hava, su ve toprağa etki etmesiyle ısınmanın gerçekleşmesi kastedilir. Bu etki için “düşmek” fiili kullanılagelmiştir.

Dolayısıyla “Cemre düştü mü?”, ”Cemre düştü!” gibi benzetmeler halkımız arasında yaygındır. Cemrelerin sona erip toprağın canlanmaya başlaması bir bahar bayramı olarak kutlanmıştır. Bilindiği gibi cemrelerden ilki havaya, ikicisi suya, üçüncüsü ise toprağa düşmektedir. Halk düşüncesine göre her cemrenin düşüşüyle birlikte hava, su ve toprak ısınmaktadır.

Eskiler 365 günlük yılı ‘Kasım’ ve ‘Hızır’ günleri olarak ikiye ayırmışlardı. Kasım 179, Hızır ise 186 gündü. Yılın Kasım kısmı, yani kış devresi 8 Kasımda başlar, 6 Mayısa kadar sürerdi. 6 Mayısta da Hıdırellez ile birlikte yaz devresi, Hızır günleri başlardı.

Kasım ayına kasım denmesi oldukça yenidir. 1945 yılında ilgili kanun yürürlüğe girene kadar, Kasım ayına ‘teşrinisani’ denilirdi. Kasım adı Arapça ‘bölen’ anlamındadır. Yılı böldüğü için bu ad verilmiş olabilir.

Kasımın kırk altısında, kırk gün anlamına gelen ‘erbain’, seksen altısında da elli gün anlamına gelen ‘hamsin’ başlar, böylece kışın en soğuk zamanları olan doksan günlük süre geçmiş olurdu. Kasım günlerinin ortasını geçip yüz gün arkada kalınca halk arasında zorlu kış günlerini arkada bırakmanın bir ifadesi olarak ‘geldik yüze, çıktık düze’ denilirdi.

Kasımın yüz beşinde (19-20 Şubat) birinci cemrenin (cemre-i ûlâ) havaya (fi’l-hava), yüz on ikisinde (26-27 Şubat) ikinci cemrenin (cemrei sâniye) suya (fi’l-mâ), yüz on dokuzunda da (5-6 Mart) üçüncü cemrenin (cemre-i sâlise) toprağa (fi’t-turâb) düştüğüne ve yedi günlük aralıklarla buraları ısıttıklarına inanılırdı. Biruni’ye göre, sıcaklığın yeryüzünün karnından yukarı doğru yükseldiği belli günler olmasından dolayı cemre denilmiştir. Yine bir başka tespitine göre, güneş kütlesinden yayılan sıcak havanın soğuk havayla yer değişmesidir. Astronomlara göre cemre, üç yıldızdır. Bunlara kırmızıya yakın görüntüleri sebebiyle cemre de denir. Birincisi tarf yıldızlarından re’sü’lhayye, ikincisi hen’a yıldızlarından zirâü’ş-Şamî, üçüncüsü cebhe yıldızlarından kalbü’l-esed adındaki yıldızdır.

Cemrelerin düşüş sıralamasında önce hava ısınıyormuş gibi görünse de hava doğrudan güneş ışınları ile ısınmaz. Meteorolojik olarak ısınma sıralaması toprak - hava- su şeklindedir.

Cemre Anadolu’nun bazı bölgelerinde ‘Cemile’, ‘Cemile kadın’ olarak telaffuz edilir. Azerbaycan Türklerinin yaratılışla ilgili eski inançlarından kaynaklanan ve Nevruz Bayramından önce, yılın son Çarşamba gününde yapılan “boz ayın dört çarşambası”, uygulamasını ifade eden ”Cemle” sözcüğü de ”Cemre” ile aynı kelimedir. Halk düşüncesine göre her cemrenin düşüşüyle birlikte hava, su ve toprak ısınmaktadır. Yine halk arasındaki inanışa göre “uzun bacaklı cemre yağmurları” yağmazsa o yıl bereket olmaz. Tokat bölgesi efsanesinde cemre gökte yaşayan yiğit bir delikanlı olarak geçer.

Bu delikanlı uzaktan gördüğü dünyayı merak etmiş; önce havaya düşmüş, sonra toprak ananın kızlarından birine âşık olmuş.

Bunun üzerine delikanlı suya düşmüş, orada yıkanıp temizlendikten sonra toprağa düşüp sevgilisine kavuşmuş. Erzurum yöresinde ise cemrenin havaların ısınmasıyla ortaya çıkan bir sinek olduğu düşünülmektedir. Başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere bazı bölgelerimizde cemreler “döl alma” mevsimi olarak bilinir. Kısacası ekinci ve göçebe kültüründe cemreler ve onun devamı diyebileceğimiz Nevruz'un ayrı bir yeri vardır.

Divan Şiirinde Cemre

Divan şiirinde cemreyi konu alan şiirler Cemreviyye olarak adlandırılır. Cemreviyye türünde yazılan şiir oldukça azdır.

Divan şairleri tabiat ve çevre ile ilgili unsurları birçok değişik benzetmeye konu ederken, bazen gördüklerinin yanında görmek istedikleri çevreyi de ifade etmişlerdir. Divan şiirinde zaman-tabiat unsurları içinde konu edilen mevsimler, hem bir doğa olayı, zaman dilimi, hem de toplumun sosyal yapısı ve yaşam şartları doğrultusunda yansıtılmıştır. Bu bakımdan, o dönem insanlarının tabiata bakışı, mevsimlerde yaptıkları işler, bayramlar, düğünler ve çekilen sıkıntılar ifade edilmiş; memnuniyetler ve şikâyetler devlet büyüklerine sanatsal bir ifadeyle sunulmuştur.

Son kış ayıdır bu hayru’l-beşer

Yidi gününde yire cemre düşer

Çünki her pinhâna vak’dür ‘ulun

Bulışur cemre havâ on dördi gün

Bosnalı Sabit

Cemreler düşdi çemen tâze vü ter

Lâle pîrâhenine saldı serer

Goncalar gerçi ki handân oldı

Bülbülün gönli perişân oldı

Nev’izâde Atâyi

 

Hemîşe tâb-ı ruhunla bahâra cemre düşer

Virür harâreti belki nehâra cemre düşer.

Karamanlı Aynî

 

Bosnalı Sabit’in Cemreviyye’si

Çağdaşları arasında Nâbî ile beraber döneminin en fazla şöhret bulan şairlerinden biri olan Sâbit, özellikle kendine has üslubu ile Divan şiirinde kendine ayrı bir yer edinmiştir. Sâbit, herkesçe bilenen ifade ve tabirleri öyle açık ve mizahî bir tarzda sunar ki şiirlerini okurken tebessüm etmemek mümkün değildir. Edebiyat tarihinde başını Sâbit ve Atayî’nin çektiği mahallî tarz, dilde ve düşüncede tamamen yerli duygulara ve olaylara yer verme amacını gütmüştür.

Dil âteş-i muhabbet ile feyz-i âb olur

Deryâ gibi cemrede pür âb u tâb olur

(Gönül, cemre zamanında suyu ısınıp coşan deniz gibi, sevgi ateşiyle dolup taşar.)

 

Kalmaz bu feyz-i cemre ile nev-bahâra dek

Her nahl-i köhne tâze ve her şeyh şâb olur

(Ilkbahara kalmaz cemrenin bu harareti ile her kuru fidan canlanır, her yaşlı gençleşir. )

 

Cemre, Türk Dünyasında, Balkan coğrafyasında ve Anadolunun bir çok bölgesinde baharın müjdecisi olarak hanelerimize teşrif etti.

Yeşilin bütün tonlarını, başta Bosna olmak üzere Balkan coğrafyasında görebilmek ve hissedebilmek için, yılların tecrübeli ismi Balkantour’un birbirinden seçkin turlarına dahil olabilirsiniz. Balkanların kartpostal güzelliğine sahip ülkelerinde görsel bir şölene dahil olmak hiç de zor değil.

Cemre ile yeşillenen tüm gönüllere selam olsun.

 

Web sitemizdeki çerezleri (cookie) kullanıcı deneyimini artıran teknik özellikleri desteklemek için kullanıyoruz. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Kabul Et
-->