BOSNA HERSEK
Bosna-Hersek (Boşnakça, Sırpça, Hırvatça: Bosna i Hercegovina, Sırp Kiril: Босна и Херцеговина), Balkanlar'da 51.197 km²'lik yüz ölçümü ve 2013 sayımına göre 3,531,159 nüfusa sahip ülkedir. Boşnaklar ülkenin %50,11'ini Sırplar %30,78'ini, Hırvatlar ise %15,43'ünü oluşturur.
Ülke bir bütünü oluşturan Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar olmak üzere üç etnik gruba ev sahipliği yapmaktadır. İngilizcede ve daha birçok dilde etnik kimlik göz önünde tutulmadan tüm Bosna-Hersek halkına Bosnalı denir. Ancak Türkçede tarihten gelen yakınlıktan dolayı Bosnalı denildiğinde Boşnaklar yani Bosnalı Müslümanlar kastedilir. Ayrıca ülkede Bosnalı veya Hersekli olmak da ayrı etnik kimliği vurgulamak için kullanılır.
Ülke yönetim açısından iki enstiteye yani devletçiğe bölünmüş durumdadır. Bunlar, Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti'dir.
Kuzey, batı ve güneyden Hırvatistan; doğudan Sırbistan; yine güneyden Karadağ ile çevrili olup Adriyatik Denizi'ne Neum şehrinin bulunduğu yerde yalnızca 20 km'lik (limanı olmayan) bir kıyısı bulunmaktadır. Ülkenin coğrafyası merkez ve güneyde dağlık, kuzeybatıda tepelik, kuzeydoğuda düzlük bir karakter sergiler. Devletin başkenti ve en büyük şehri Saraybosna, birçok yüksek dağla çevrelenmiştir. Bu coğrafi özelliğinden dolayı şehir kış turizmine elverişlidir ve 1984 Kış Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmıştır.
Ülkenin çoğunluğunu kaplayan Bosna bölgesinde karasal iklim görülür, bu bölgede yazları sıcak, kışları kar yağışlı ve soğuktur. Ülkenin güney kıyılarındaki daha küçük Hersek bölgesinde ise tipik Akdeniz iklimi görülür. Bosna-Hersek doğal kaynaklar açısından da zengin bir görünüm arz eder.
Eski Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin altı federe cumhuriyetinden biri olan Bosna-Hersek, bağımsızlığını 1990'lı yıllardaki Yugoslavya'nın çözüldüğü yıllarda kazanmıştır. 1992 yılında Yugoslavya'dan ayrılan Slovenya ve Hırvatistan'ın bağımsızlığını tanıyan AB ve BM, Makedonya ve Bosna-Hersek'in bağımsızlığını referandum şartına bağlamıştı. Bu nedenle 1992 yılında Bosna-Hersek'te yapılan referandumda halk bağımsızlıktan yana oy kullanınca yeni devlet kuruldu. Ancak bu devleti, ülkedeki Sırplar tanımadı ve Boşnaklar ve Hırvatlara karşı savaş açtı. 1995 yılına kadar süren Bosna Savaşı'ndan sonra Dayton Antlaşması imzalandı. Buna göre ülkede barışı uygulayacak Barışı Uygulama Konseyi adı altında uluslararası bir konsey kuruldu. Bu konsey Bosna-Hersek Yüksek Temsilciliği'ni kurdu. Sonuçta ülkede bulunan bu yüksek temsilcilik şu anda cumhurbaşkanını görevden alma dahil birçok yetkiyle donatılmıştır. Ayrıca bu anlaşmaya göre Üçlü Cumhurbaşkanlığı Konseyi'yle de ülkedeki üç etnik grup temsil edilecektir.
Günümüzde gelinen noktada Bosna-Hersek'in bölünmüşlüğü devam etmektedir. Az da olsa bazı bakanlıkların (Savunma, Gümrük vb.) birleştirilmesi çalışmaları sürmektedir.
Bosna adı
"Bosna" adından ilk kez 958 yılında Bizans İmparatoru VII. Konstantinos'un kaleme aldığı jeopolitik bir kitap olan De Administrando Imperio'da bahsedilir. Bosna adını "Horion Bosona" dan alır. Eski dilde iyi insanların bölgesi anlamına gelir.
İklim
Bosna-Hersek'te karasal iklim hakimdir. Hava sıcaklıkları, en sıcak aylar olan Temmuz ve Ağustos'ta 30 dereceye kadar çıkarken, en soğuk günler ise, Aralık ve Ocak aylarında yaşanmakta ve sıcaklık -20 dereceye kadar düşmektedir. Genelde 4 mevsim bol yağış alan ülkede en yağışlı ay Haziran (110–115 mm), en kurak ay ise Aralık'tır (40–70 mm). Ülkenin güneybatı kesiminde ve Neretva Vadisinde Akdeniz iklimi görülür. Bu bölgelerde meyve-sebze bahçeleri, üzüm bağları bulunmaktadır. Hayvancılık ise, ülkenin tümünde yapılmaktadır.
Başlıca nehirleri Una, Sana, Drina, Sava, Bosna, Vrbas ve Mostar Köprüsü'nün altından akan Neretva'dır.
Başlıca doğal kaynakları kömür, demir, boksit, manganez, ormanlar, bakır, krom, çinko, kurşun, tuz, barit, asbest, kaolin ve alçıdır.
Ülkedeki ekilebilir toprakların oranı %14, otlak ve meraların oranı %20, orman ve ağaçlık alanların oranı %39, diğer toprakların oranı da %27'dir. Sulanabilen arazi 20 km²'dir.
Eğitim
İlkokul eğitimi 9 yıldır. Lise eğitimi ise 4 yıl. Boşnak, Hırvat ve Sırplar aynı okullarda eğitim almaktadır. Öğretmen yetiştirme pedagoji fakültelerinde gerçekleşmektedir ancak öğretmen lisansı olmadan da öğretmenlik yapılmaktadır. Bosna-Hersek'te eğitimi, kalitesi açısından iki kısma ayırmalıyız: Yüksek öğretim öncesi ve yüksek öğretim. İlk ve orta öğretimde sağlam Yugoslavya eğitim sisteminden vazgeçilmemesi; öğrencilerin yüksek öğretime tam anlamıyla hazırlanmasını sağlamaktadır. Bosna-Hersek'te üniversite giriş sınavı olamamakla birlikte öğrenciler istedikleri bölümde istedikleri kadar sene uzatarak okuyabilmektedirler.
Bosna-Hersek'in köklü bir yüksek eğitim geçmişi vardır. Ülkede ilk yüksek eğitim kurumu 1531 yılında Gazi Husrev Bey tarafından kurulmuştur. Ülkenin ilk modern üniversitesi 1940 yılında kurulan Saraybosna Üniversitesi'dir. Bugün pek çok devlet okulunun yanı sıra özel üniversiteler de eğitim hizmeti vermektedir. Bosna-Hersek Bilim ve Sanatlar Akademisi bölgenin en önemli sanat okullarından biridir.
Tarih
Akdeniz kıyısındaki diğer şehirler gibi Bosna'da tarih sahnesindeki yerini Roma İmparatorluğu içerisinde almıştır. Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Bosna'nın yönetimi 1200'lü yıllarda bağımsızlığını elde edene kadar çeşitli kereler el değiştirmiştir. Bağımsızlığını 260 yılı aşkın bir süre koruyan Bosna Krallığı, bu süre boyunca Macarlar ve Sırplara karşı topraklarını savunmak zorunda kalmıştır.
1463 yılında Osmanlı idaresi altına geçen Boşnaklar aynı zamanda İslam'ı benimsedi. İslamı kabul etmeyen Boşnakların dini vecibelerini yerine getirmesine izin veren Osmanlı idaresi Bosna topraklarında inşa ettiği yapılar ve camilerle aynı zamanda Boşnakların gelenekleri ile kültürüne de etki etmiştir. 1878 yılına kadar devam edecek olan Osmanlı idaresi altındaki dönemde pek çok Boşnak Osmanlı idaresinde, devlet yönetiminde önemli görevlere getirilmiştir. Zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamaya karar veren müttefiklerin malî sıkıntılar içerisindeki İstanbul'a baskısı sonucu Bosna'daki Osmanlı idaresi savaşılmadan, masa başında son bularak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun kontrolüne geçmiştir.
1918-1941 yılları arasındaki dönem Yugoslavya Krallığı'nın iç karışıklıkları ve savaşla geçmiştir. 1941-1945 yılları arasındaki II. Dünya Savaşı sırasında Naziler Yugoslavya'yı işgal ederek Slovenya'yı Almanya'ya, Hırvatistan'ı İtalya'ya ve Makedonya'yı Bulgaristan'a bağlayarak özellikle Yahudi ve Çingenelere karşı bir etnik temizlik hareketine girişerek toplama kamplarında binlerce insanı öldürdüler.
1945-1990 yılları arasındaki soğuk savaş döneminin 35 yıllı Tito'nın liderliği altında geçti. Bu dönemde Bosna - Hersek'in sınırları 1918 öncesi döndü ve Boşnaklar kültürel kimliklerine yeniden kavuştular. Batı'nın desteği ile Yugoslavya'da savaşın izleri çabuk silindi. Batılı ülkeler Yugoslavya'yı sadece ekonomik değil aynı zamanda askeri ve siyasi alanda da destekledi. 1970'li yıllarda Sovyet müdahalesi riski ile karşılaşıldığında Amerika Birleşik Devletleri Yugoslavya'yı savunmak için nükleer güce başvurabileceğini açıkladı. Soğuk Savaş'ın son bulması ve sona eren komünist rejimle birlikte parçalanan Sovyetler Birliği'nden Yugoslavya da etkilendi.
1986-1992 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaşların sonrasında Yugoslavya parçalandı. Aşırı milliyetçi Slobodan Miloşeviç ve onun desteklediği militanlarca Büyük Sırbistan'ı kurma hayalleri ile sistematik bir katliam gerçekleştirildi. Bu dönemde 100.000'in üzerinde Boşnak yaşamını kaybetti. Sırpların başta Saraybosna olmak üzere kuşatma altında tuttuğu şehirleri bombalamasına, sniper ateşi ile masum sivilleri öldürmesine, başta aydınlar olmak üzere seçilmiş kişilerin toplama kamplarında öldürülmesi ile gerçekleştirilen etnik temizlik hareketine batılı ülkeler; uzun süre gereken tepkiyi göstermeyerek soykırıma seyirci kaldı.
Şubat 1992'de bağımsızlığını ilan eden Bosna-Hersek 7 Nisan 1992'de ABD ve diğer batılı ülkelerce tanındı ve 22 Mayıs 1992'de Birleşmiş Milletler'e yaptığı üyelik başvurusu kabul edildi.
Bosna Savaşı 1992 yılının ilkbaharında başladı. Bosna'nın kuzeyini hedef alan saldırıların amacı bu bölgelerden Boşnak ve Hırvatları uzaklaştırarak Sırp devletini kurmaktı. Sırpların bu saldırıları bölgedeki diğer etnik gruplar için tam bir felakete dönüştü. Kuşatma altındaki şehirler ve mülteci kamplarında pek çoğu öldürüldü ve işkenceye uğradı.
Savaşın ilk aylarında askeri olmayan doğudaki pek çok Boşnak şehri Sırpların saldırıları sonucu kolayca düştü. Ancak şehri çeviren tepelerinde yardımıyla Srebrenitsa saldırılara karşı kendisini başarıyla savundu.
1993'te Birleşmiş Milletler altı yerleşim birimini "güvenli bölge" ilan etti; Srebrenitsa da bunlardan birisiydi. Amaç sınırları korunabilir hale getirerek barış için görüşülebilir bir zemin oluşturmaktı.
Boşnaklar
Mayıs 1995'te Sırplar Saraybosna'daki kuşatmayı şiddetlendirdi ve Nato Sırplara karşı hava saldırısı düzenlendi. Buna misilleme olarak Sırplar, altı güvenli bölgeyi bombalayarak 300 Birleşmiş Milletler askerini rehin aldı. Sırpların şehre yaklaşması üzerine, Srebrenitsa'daki Boşnaklar, Hollandalı askerlerin kendilerini savunmasını istemiştir. Buna rağmen red cevabı aldıklarında, güvenli bölge olduğu için şehre girilirken ellerinden alınan silahların teslimi ve şehrin bizzat Boşnaklar tarafından savunulması yönündeki taleplerini ilettikleri halde, Boşnaklar silahsız ve yalnız bırakılmışlardır. Temmuz 1995'te general Mladic komutasındaki Sırp güçleri Srebrenitsa'daki Hollandalı Birleşmiş Milletler güçleriyle anlaşarak şehri hedef aldı. Yaklaşık 25,000 Boşnak Sırp tehdidi üzerine şehri terk ederek bir başka güvenli bölge olan Potocari'ye ulaştı.
Sırplar Srebsenitsa'ya geldiğinde Hollandalı Birleşmiş Milletler gücü komutanı, Sırpları engellemek yerine onlara katliam konusunda yardımcı oldu. Hollandalı birliklerin komutanı, Sırp general Mladic ile karşılıklı olarak kadeh bile kaldırmıştır. Hollandalı birlikler hiç müdahale bulunmamış, hatta soykırımın düzgün bir şekilde gerçekleştirilmesi için katliama yardımcı bile olmuşlardır. Kadın ve çocuklar ayrıldıktan sonra askerlik çağına gelmiş olan erkekler otobüslere bindirilip kampın yakınında kurşuna dizilerek öldürülmüştür. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki bu en büyük soykırımda 10-15 bin Boşnak'ın katledildiği iddia edilmektedir. Kızılhaç yetkilileri bu olaylar sırasında 7.500-8000 kişinin kaybolduğunu bildirmiştir. Olayın en ilginç tarafı ise, bu olaydan utanması gereken Hollandalı birlikler, memleketlerine döndüklerinde Hollanda hükümeti tarafından "madalya" ile ödüllendirilmişlerdir.