Balkanlarda Boza Kültürü: Kosova ve Makedonya'nın Geleneksel İçeceği
Anadolunun soğuk kış gecelerin de "Booozaa" diye bağırarak, karanlık sokakları arşınlayan seyyar satıcılarımız vardı. Yeni nesil pek bilmese de, şimdilerde mahrum olduğumuz ve yavaş yavaş yok olmaya yüz tutan en güzel geleneklerimizden biriydi Bozacılar.
Günümüzde daha çok fabrikasyon olarak üretilen bozalar, gerçek tadından uzak olsa da lezzeti günümüze kadar sofralarımıza ulaşmıştır.
Hacı Sadık efendinin meşhur bozası olarak bildiğimiz Boza Balkanlarda da tüketilmektedir.
Balkanlarda bizdekinin aksine akışkan olan ve genelde mısırdan yapılan boza, ferahlatıcı etkisi nedeniyle bir yaz içeçeğidir. Hacı Sadık Efendi formülünü geliştirip, suyunu süzerek koyulaştırmış ve bugün hepimizin bildiği bozayı hayatımıza dahil etmiştir.
Atalarımızın yaşadığı bölgelerde özellikle Orta Doğu, Orta Asya, Balkan ve Afrika ülkeleri ile Türkiye’de üretimi yapılan boza, her yörede farklı kıvam ve lezzetlerle tanınan bir içecektir. Bazı bölgelerde sulu kıvamlı tüketilen boza, bazı yerlerde ise çok ekşi bir tada sahiptir. Bozanın lezzeti, fermente bir içecek olmasından dolayı zaman içinde tatlıdan ekşiye değişmektedir. Eskiden pekmez, tarçın, karanfil, zencefil ve hindistan cevizi ile içilen boza, günümüzde tarçın ve sarı leblebiyle sunulmaktadır.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde, boza`nın Osmanlı döneminde en parlak devrini yaşadığından bahseder. İstanbul hakkında 1635 yılına ait bilgiler arasında “Esnaf-ı Dar-ı Bozacıyan” başlığı altında verilen bilgilere göre, 17. yüzyılda İstanbul’da 300 dükkanda 1005 Bozacı çalışmaktadır. Boza askerlere beden kuvveti ve sıcaklık verip açlığı giderdiği için yeniçeriler tarafından fazlaca tüketilmekteydi ve bozacılık orduda çok önem verilen bir meslekti.
Fatih Sultan Mehmet devrinde ise bozaya ilk olarak Fatih’in sevdiği içecek listesinde rastlanır ve 1 testi bozanın 10 akçe olduğuna kayıtlarda rastlanmaktadır.
Halk arasında o kadar popülerdir ki Kanuni döneminde boza ve bozahanelerin de yer aldığı bazı kanunnameler çıkarılmıştır. Mısır Eyaleti Kanunnameleri’nde şehir halkının bozahanelerde boza içmek bahanesiyle şaraptan uzak durması gerektiği, Rumeli Eyaleti Kanunnameleri’nde ise şehir bozahanelerinden her ay on beşer akçe alınması yer almıştır.
II. Selim döneminde içki ve bozayla ilgili çeşitli yasaklamalar getirilmiştir. İçine afyon katılarak elde edilen ‘Tatar Bozası’ yasaklanmış, Tatar Bozası işlenen bozahanelerin kapatılması kararlaştırılmıştır.
Velhasılı, bir gün Balkanlar’a yolunuz düşerse, herhangi bir yerinde, güneşin tam tepede olduğu bir zamanda eğer olur da boza yerine kola içerseniz, bilin ki kendinize yazık edersiniz...